COVID-19 SALGINI: İŞÇİ-İŞVEREN İLİŞKİSİ AÇISINDAN BU SÜREÇTE KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

COVID-19 SALGINI: İŞÇİ-İŞVEREN İLİŞKİSİ AÇISINDAN BU SÜREÇTE KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Giriş

Dünya Sağlık Örgütünün Covid-19’u küresel bir salgın hastalık olarak ilan etmesiyle birlikte tüm Dünya’da ve Türkiye’de ciddi önlemler alınarak salgınla mücadele edilmekte ve ortaya çıkan sorunlar tüm ülkelerde hukuki açıdan acil değerlendirilmelerin yapılmasını gerektirmektedir.

Peki tam da bu dönemde, kamu sağlığını ilgilendiren böylesi mühim bir durum ortaya çıkmışken işyerlerinde, çalışanlardan virüs ile mücadele kapsamında elde edilmek istenen bilgiler hangi çerçevede değerlendirilecektir?

Bu yazımızda, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) çerçevesinde işverenlerin çalışanlarına ait sağlık verilerini toplarken ve bu verilerin işlenmesi sırasında nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve bu bağlamda işveren ve çalışanlar tarafından dikkat edilmesi gereken hususları inceleyeceğiz. 

Virüs ile mücadele Kapsamında İşverenin Çalışanlardan Ölçülülük İlkesini Gözeterek Veri Toplaması

Kural olarak işverenlerin işçileri hakkında bilgi edinmesi ve veri toplaması mümkündür. Ancak işçilerin kişisel verileri işlenirken dikkat edilmesi gereken en önemli husus, işverenin bilgi edinme hakkı ile işçinin kişisel verilerinin korunması ve özel hayatın gizliliği hakkı arasında denge kurulmasıdır. Bir diğer deyişle işçiye ait kişisel verilerin işlenmesinde hakim olan ilkelerden birisi ölçülülük ilkesi olmaktadır. İşverenin talep edeceği bilgi, verinin kullanım amacı ile bağlantılı ve sınırlı olarak gereklilik kapsamında işlenebilecektir.

Özellikle Covid-19 virüsü ile mücadele kapsamında işçilerin sağlık bilgilerinin işverenler tarafından düzenli olarak toplanıp işlenip işlenemeyeceği ve bu durumda işçinin açık rızasının aranıp aranmayacağı soruları akla gelmektedir.

Bu sorulara ölçülülük ilkesi ve amaçla sınırlılık kapsamında yaklaşmak doğru olacaktır.

İşveren çalışanlarına bu kapsamda bazı sorular yöneltebilir ve bunların yanıtlanmasını talep edebilir. Örneğin, virüs ile mücadele kapsamında bir anket oluşturup bu ankette aşağıda yer alan sorulara yer verebilir:

  • İşçinin son 14 gün içerisinde risk altında sayılan veya seyahat kısıtlaması getirilen ülkelere seyahat edip etmediği ve bu bölgeden gelen kimseler ile temasının olup olmadığı;
  • İşçinin virüs belirtilerini gösterip göstermediği;
  • Hastalık belirtilerini gösteren kişiler ile aynı çevrede olup olmadığı gibi.

Unutmamak gerekir ki yukarıdaki örnek sorular dahil işçilerin sağlık bilgileri hakkında veri elde etmek isteyen işveren, elde edeceği bilginin Covid-19 virüsü ile mücadele kapsamında ve iş sağlığı ve güvenliğini sağlamakta sahiden gerekli olup olmadığını cevaplayabiliyor olmalıdır.

Yukarıda atıf yaptığımız menfaat dengesi ve ölçülülük ilkesi burada kendini göstermektedir. İşveren ulaşmak istediği amacın sağlanmasına yarayacak derecede ve nitelikte bilgiyi edinmeye çalışmalıdır.

Çalışanlardan Elde Edilecek Veriler Gerçekten Virüs ile Mücadeleyi Sağlayabilmek İçin Gerekli Midir?

Ölçülülük ilkesi, işverenin işçiden talep edeceği bilgiye başvurmadan önce kendisi tarafından alınabilecek önlemleri değerlendirmesini gerektirmekte ve bu adımdan sonra sahiden gerekmesi halinde çalışanlardan veri toplama yoluna başvurmalıdır. Diğer bir deyişle işveren, veri toplamaya gelene kadar mümkünse;

  • iş ortamının dijital ortama taşınmasını ve çalışanların uzaktan çalışmasını sağlamak;
  • iş seyahatlerinin belirli bir süre yasaklanması;
  • iş yerinde vardiya- nöbetleşe çalışma imkanını sunmak;
  • çalışanlar arasında gereken standart mesafenin korunmasına dikkat etmek;
  • özellikle risk grubu altında sayılan çalışanların sağlık taramasından geçmesini talep etmek;
  • çalışanlara toplu izin kullanım imkanı sağlamak gibi adımları gözetmeye çalışmalıdır.

Zira virüs ile mücadele kapsamında dahi olsa çalışanlardan seyahat ve sağlık bilgilerini içerecek veri toplamak pek çok Avrupa ülkesinde oldukça kısıtlı ve hukuka aykırı olarak kabul görmektedir. İtalya’da dahi kişisel verilerin korunması kapsamında yayınlanan bir genelgede[1] çalışanlardan virüs belirtisi gösterip göstermediği yönünde veri toplamak kabul görmemektedir ve bu yönde alınabilecek önlemlerin sadece sağlık personeli tarafından gerçekleştirilebileceğine dikkat çekilmiştir. Benzer şekilde Fransa da virüsle mücadele kapsamında işverenler tarafından çalışanların sağlık bilgisinin toplanmasının hukuki olmadığı yönünde kanaat getirmiştir. Belçika Denetleme Kurulu da bu kapsamda çalışanlara yönelik anket yapılmasını, düzenli muayeneden geçirilmesini, ateş ölçülmesini ve soru sorulmasını kişisel verilerin korunmasına aykırı olarak kabul etmiştir.[2] Avrupa’da ilgili otoritelerin genel yaklaşımı çalışanların sağlık verilerinin toplanmasının virüs ile mücadele kapsamında bile olsa hukuk dışı olduğu ve bunun ancak kamu sağlık personeli tarafından yerine getirilebileceği yönündedir.

Kanaatimizce ülkemizde de işverenlerin esas yaklaşımı çalışanların sağlık bilgilerini içerecek yönde anket yapmak ve veri toplamak yerine, iş yeri güvenliği ve sağlığı ile iş devamlılığını başka önlemlere başvurarak sağlamak olmalıdır. Bu kapsamda yukarıda sayılan adımlar ile çalışanların salgının yayılmasını önleyici şekilde bilgilendirilmesi ve çalışanlar tarafından dikkat edilmesi gereken standart hijyen kurallarının hatırlatılması düşünülebilir.

Enfekte olan veya Belirti Gösteren Çalışanın bu Bilgiyi İşveren ile Paylaşma Yükümlülüğü

Çalışanlar, işverene olan sadakat ve işyerindeki sağlık tedbirlerine uyma yükümlülüğü kapsamında kendileri veya yakın çevrelerindeki hastalık belirtisinin tespiti halinde, bu durumu işverenlerine bildirmekle yükümlüdür. İşverenin bu bilgiyi işyeri hekimleri nezdinde ve veri saklama yöntemleri ile muhafaza etmekle yükümlüdürler. İşveren enfekte olan çalışanın bilgisini diğer çalışanlar ile paylaşamayacak olsa da diğer çalışanları işyerinde enfekte bir durumun varlığı hakkında bilgilendirmeli ve gerekli önlemleri almalıdır.

Sonuç

İşveren veri sorumlusu olarak genel veri koruma prensip ve politikalarına bu durumda da dikkat etmelidir. Mecbur kalmadıkça çalışanlara virüs ile mücadele kapsamında anket yapmamalı ve sorular yöneltmemelidir. Eğer bir çalışanın seyahat bilgisi ve sağlık bilgisini içerecek bir veri elde etme amacı varsa, öncelikle bunun hangi amaçla talep edildiğini çok net bir şekilde çalışana belirtmek ve çalışanın bu yönde açık rızasının alınması gerekecektir. KVKK madde 6 uyarınca kişilere ait sağlık bilgileri özel nitelikli kişisel veri olarak kabul gördüğünden ilgilinin açık rızası olmadan işlenemeyecektir. Tek istisnası kamu güvenliği ve sağlığının gerektirdiği hallerde kişinin açık rızasının aranmayacağı yönündedir ancak kanaatimizce bu da sadece yetkili kamu kurum ve kuruluşları tarafından toplanıp işlenebilecektir. O nedenle gerektiği hallerde bu durum aynı Avrupa’da olduğu gibi yetkili sağlık personeline bırakılmalı ve bu nitelikteki veriler onlar tarafından işlenmelidir.

İşveren her zaman ölçülülük ve amaca hizmet prensiplerini gözetmeli ve Covid-19 virüsü ile mücadele kapsamında iş yeri güvenliği ve sağlığı ile işin devamlılığını sağlayacak diğer önlemleri öncelikle gözetmelidir.

Daha detaylı bilgi için lütfen info@ege-law.com veya hande.aksu@ege-law.com

 

[1] https://www.garanteprivacy.it/web/guest/home/docweb/-/docweb-display/docweb/9282117

[2] https://www.insideprivacy.com/covid-19/belgian-supervisory-authority-issues-guidance-on-data-protection-and-coronavirus/